28 Nisan 2010 Çarşamba

YAĞLARIN SİNDİRİMİ

Lipitlerin (yağların) Sindirimi ve Emilmesi


ÖZET

Lipitler canlı organizmaların en önemli enerji kaynaklarından birisidir. Yetişkin ve 70 kg.
ağırlığında bir insan yaklaşık 10 kg lipit depo edebilir. Vücutta depo edilen lipitler ya besinlerle
alınmakta veya ihtiyaçtan fazla karbonhidratların yağ asitlerine dönüştürülmesi ile temin edilmektedir.

Yağ asidi sentezi asetil-Co-A ünitelerinden olmaktadır. Yağ asitleri daha sonra triaçilgliserollere
dönüşmektedir. Yağ asidinin yıkımı, yağ asidi sentezinin tersi değildir. Yağ asidi
sentezi hücre sitoplazmasında gerçekleşir. Buna karşılık yağ asitlerinin oksidasyonu mitokondri
matriksinde meydana gelmektedir. Bu olay başlıca β-oksidasyon denilen bir yolla
gerçekleşir.

Lipitlerin başlıca emilim yeri ince bağırsaklardır. İnce bağırsak mukoza hücresi tarafından
emilen mono, di ve triaçilgliseroller ile yağ asitleri ve gliseroller değişik metabolik yollara dahil
olurlar.
Kan plazmasında en çok bulunan lipitler serbest ve total kolesterol, fosfolipitler ve trigliseritlerdir.
Plazmanın herhangi bir andaki lipit düzeyi, besinlerle alınan lipitler, depo yağları ve sarfedilen
lipitler arasındaki dengenin sonucudur.
Karaciğer bütün besin maddelerinde olduğu gibi lipitlerinde metabolize edildiği en önemli organdır.



DETAY

Besinlerle alınan lipitler, ağız ve midede hiçbir değişikliğe uğramadan ince bağırsağa geçerler.

İnce bağırsaklarda, safra tuzlarının yardımı ile emülsiyon haline geçen triaçilgliseroller pankreastan gelen lipaz enziminin yardımı ile kolaylıkla hidroliz edilirler ve ince bağırsakların lümeninden emilirler.

İnce bağırsakların mukoza hücresi tarafından emilen mono, di ve triaçilgliseroller ile yağ asitleri
değişik işleme tabi tutulurlar. 10 karbondan daha kısa zincirli yağ asitleri portal ven yolu ile karaciğere nakledilirler. 14 C atomundan daha uzun zincirli yağ asitleri serbest yağ asidi veya triaçilgliseroller olarak şilomikronların yapısında yer alır ve tamamen triaçilgliserollere dönüşerek duktus torasikus yolu ile dolanıma dahil edilirler.

Absorbe olan safra asitleri lenf dolaşımına girmeyerek portal dolanım yolu ile karaciğere gelir.
Burada rejenerasyona uğrayarak tekrar safra ile duedonuma aktarılırlar.

Safra yollarının tıkanması veya herhangi bir karaciğer hastalığı nedeni ile safranın yeterli bir
şekilde ince bağırsak kanalına akmaması, lipit absorbsiyonunu önemli derecede azaltır. Safranın
azalması veya hiç bulunmaması gaitanın renksiz bir hal almasına yol açar. İçindeki yağ
miktarının artması dolayısıyla yağda eriyen vitaminlerin emilimi de güçleşir.

8 yorum:

  1. Lipitlerin Taşınması, Kan Lipitleri
    Kan plazmasında en çok bulunan lipidler serbest ve total kolesterol, fosfolipitler ve trigliseritlerdir.
    Serbest yağ asitleri glikolipitler az miktarda, lipid sınıfından bazı önemli hormonlar ve vitaminler
    ise eser miktarlarda bulunurlar. Normal kan plazmasında total lipit miktarı açlıkta 400-
    700% mg arasında değişir. Plazmanın herhangi bir andaki lipit düzeyi, besinlerle alınan lipidler,
    depo yağları ve sarfedilen lipidler arasındaki dengenin sonucudur.
    Normal kan plazmasında açlıkta bir hayli lipit bulunduğu halde, bu lipitler proteinler tarafından
    ince bir emülsiyon halinde tutuldukları için serum berrak görünür. Plazmanın proteinleri ile birleşmiş
    olan lipitlere "lipoproteinler" adıverilir. Lipoproteinin protein kısmına "apolipoprotein"
    denir. Lipoproteinlerdeki plazma proteinleri özellikle α ve β -globulinler'dir. Lipoproteinler
    dansite (yoğunluk)lerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar. Klinik biyokimyada önemli olan lipoproteinlerin
    dansite ve elekteroferezdeki fraksiyonları aşağıda verilmiştir.

    YanıtlaSil
  2. Yemeklerden sonra lipitlerin absorbsiyonu sonucu artan şilomikronlar nedeni ile bulanık bir hal
    olan kan plazması, aradan bir süre geçtikten sonra tekrar berraklaşır. Bu berraklaşma serumda
    bulunan "lipoprotein lipaz" enziminin etkisi ile olur. Başka dokularda da bulunan lipoprotein lipaz
    trigliseritlerin hidrolizini sağlar. Hidroliz sonunda açığa çıkan yağ asitleri albüminlere bağlanarak
    taşınırlar.

    YanıtlaSil
  3. Plazma Lipitlerinin Kullanılması
    Plazma lipitleri organizma tarafından şu amaçlar için kullanılırlar.
    ■ Enerji elde etmek için oksidasyona uğrarlar.
    ■ Organizma için lüzumlu olan başka maddelerin yapımında kullanılırlar.
    ■ Depo edilerek ileride kullanılmak üzere saklanırlar.
    ■ Süt ile salınır ve gaita ile dışarı atılırlar.
    Organizmanın karbonhidratlarla karşılanamayan enerji ihtiyacının bir kısmını lipitler karşılar.
    Organizmanın en zengin enerji kaynağını oluştururlar. Lipitlerden organizma için gerekli (mesela
    hücre zarı için) başka lipitler (kolesterol, fosfolipitler vs) yapılır. Veya gerektiğinde kullanılmak
    üzere depolanır. Depo lipitleri organları koruyucu bir görev de yaparlar.
    Gaita lipitlerinin önemli bir kısmını yağ asitleri oluşturur. Sağlıklı bir kişinin gaitasında %10-20
    oranında lipit bulunur.

    YanıtlaSil
  4. Lipit Metabolizmasında Karaciğerin Rolü
    Karaciğer metabolizmanın merkezi kontrol organıdır. Sindirim sistemi yolu ile vücuda dahil
    olan besin maddeleri karaciğerden geçerek metabolize edilir. Karaciğerde karbonhidrat ve
    proteinlerden asetil koenzim-A, asetil koenzim A'lardan yağ asitleri ve kolesterol, kolesterolden
    ise safra asitleri yapılır. Bundan başka karaciğer, triaçilgliserolleri yağ dokusuna göndermek
    üzere lipoproteinleri de sentez eder. Karaciğer fosfolipit, kolesterol ve bazı tür lipoproteinleri
    plazmadan alan, organizmanın enerji ihtiyacı olduğu hallerde besinsel veya depo kaynaklı
    yağ asitlerini parçalayan başlıca organdır. Fizyolojik koşullarla keton cisimlerinin teşekkül ettiği
    tek yer de karaciğerdir.
    Karaciğerdeki total lipit miktarı, bir taraftan vena porta yolu ile ve büyük dolaşımla karaciğere
    gelen ve emilme lipitleriyle karaciğerin bizzat kendisinin korbonhidrat ve proteinlerden yaptığı
    lipitlerle ve yağ asitlerinin yağ depolarından karaciğere gönderilmesiyle artar. Diğer taraftan triaçil
    gliserollerin karaciğerden kana, yağ dokularına lipoprotein şeklinde gönderilmesi ve yağ
    asitlerinin karaciğerde yıkılmasıyla azalır. Karaciğerin %4 g. kadar olan normal lipit düzeyi bu
    faktörler arasında bir dengenin devamı ile muhafaza edilir. Karaciğerdeki lipitlerin 3/4'ü fosfolipit,
    1/4'ü triaçil gliserollerden ibarettir. Triaçilgliseroller normal halde karaciğerde birikmez ancak
    bu fartörlerden birinde veya diğerinde bir artma veya azalma karaciğerde fazla miktarda triaçilgliserol
    birikmesine sebebiyet verir. Bu duruma karaciğer yağlanması denir. Fazla miktarda
    yağ yenmesi, karbonhidrattan aşırı miktarda yağ yapılması, karaciğerden depolara az yağ gitmesi
    ve karaciğerde yağ sarfiyatının azalması karaciğer yağlanmasının sebepleridir.

    YanıtlaSil
  5. Yağ Asitlerinin Yıkılışı
    Yağlar, daha önce de açıkladığımız gibi lipaz enziminin etkisi ile gliserol ve yağ asitlerine hidroliz
    edilir. Yağ asitleri ise insan organizmasında başlıca β (beta) oksidasyon denilen bir yol
    ile yıkıma (oksidasyona) uğrarlar.
    Yağ asitlerinin β - oksidasyonu karaciğer hücrelerinde, mitokondrilerin iç kısmında meydana
    gelir. Bu oksidasyonda yağ asitleri 2 C (karbon) kaybederek parçalanırlar. Bu 2 karbon asetil
    - koenzim - A'yı oluşturur. Asetil koenzim A'lar ise TCA (Sitrik Asit) siklusuna girerek yıkılırlar.
    Yağ asitlerinin oksidasyonu sonunda ATP sentezlenerek enerji elde edilir. 18 karbon içeren
    palmitik asitin oksidasyonundan elde edilen enerjiyi hesaplayalım: Palmitik asidin oksidasyo-
    - 44 -
    ?
    nu ile 8 adet asetil - KoA meydana gelir. Bir asetil Ko-A'nın trikarboksilik asit siklusunda oksidasyonu
    sonucu 12 ATP sentezlenir. Palmitik asitin β - oksidasyonu sonunda 12 x 8 = 96
    ATP sentezlenir. Palmitin asitin 2 C'lu ünitelere parçalanması esnasında bir adet 2 C'lu ünite
    (Asetil Ko-A) meydana gelirken 5 ATP sentezlenir. Palmitik asitten 7 tane asetil Ko-A meydana
    geleceğine göre, palmitik asidin Asetil - Ko-A ünitelerine parçalanıncaya kadar 7 x 5 = 35 ATP
    sentezlenmiş olur. Asetil Ko-A'ların trikarboksilik asit siklusunda yıkılmaları ile oluşan ATP'leri
    de toplayacak olursak, 96 + 35 = 131 ATP sentezlenmiş olur.

    YanıtlaSil
  6. HORMONLARIN LİPİT METABOLİZMASI ÜZERİNE ETKİLERİ
    Bazı hormonların lipit metabolizması üzerine oldukça önemli etkileri vardır.
    İnsülin yağ dokusunda yağ asitlerinin serbest hale geçmesini şiddetle inhibe eder ve buna bağlı

    Açil Ko-A + Gliserol - 3 - Fosfat
    Fosfatidik Asit
    Fosfatidik Asit
    Nötral Yağ
    olarak nötral yağların ve lipitlerin sentezini artırır. Diabette yani insülin yetersizliğinde yağ depoları
    boşalarak yağ asidi oksidasyonu artar. Kanda keton cisimleri artar.
    Adrenal korteks tarafından salınan "Glukukortikoidler" direkt bir etki ile yağ hücrelerinden yağın
    mobilizasyonunu hızlandırırlar. Bu hormonlar azalırsa yağın kullanımı da önemli düzeyde
    azalır.
    Hipofiz hormonlarından olan, adrenokortikotropin, büyüme hormonu ve vazopressin de lipolizi
    artırıcı etki gösterirler.
    Adrenal medulla hormonları olan epinefrin ve norepinefreninde (özellikle stres halinde) yağ dokularından
    yağları mobilize edici etkileri vardır.
    Tiroid bezinden salınan "tiroksin" de yağların mobilizasyonunu sağlayarak kanda yağ asitleri
    düzeyinin artmasına neden olur.

    YanıtlaSil
  7. LİPİT METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI
    Normal bir lipit metabolizması, lipitlerin sentez, depolanma, mobilizasyon ve yıkılmalarının
    dengeli olarak meydana geldiği bir metabolizma düzenidir. Bu düzenin herhangi bir safhasındaki
    dengesizlik lipit metabolizması bozukluğuna neden olur.
    Şişmanlık ihtiyaçtan daha fazla besin maddesi alınmasi ile enerji veren maddelerin çoğunlukla
    nötral yağ şeklinde vücutta depo edilmeleri sonucu oluşur. Ancak gerçek şişmanlıkla, bazı hormon
    hastalıklarından ileri gelen patolojik şişmanlıkları, su metabolizması sonucu ortaya çıkan
    şişmanlığa benzer hali birbirine karıştırmamak gerekir.
    Yaşlanma ile biolojik fonksiyonların yavaşlaması ve aynı zamanda daha az aktif bir yaşamda
    şişmanlığın meydana gelmesine sebep olabilir.
    Şişmanlığın tedavisi alınan besin maddelerinin sınırlandırılmasına bağlıdır. Alınması gerekli
    kalori miktarına dikkat etmek gerekir.
    Yağların emilmesindeki bozukluklarda vardır. (Steatore gibi).
    Hiperlipidemi ve hiperlipoproteinemiler kanda lipit miktarının artışı ile karakterizedirler.

    ?
    Lipit depolama bozuklukları: Çeşitli türdeki lipitlerin bazı organlarda veya kanda anormal şekilde
    birikmesi ile "lipit birikimi hastalıkları" denilen bozukluklar oluşur. Genellikle kalıtsal hastalıklardır.
    Yaşamın ilk yılından itibaren belirtileri ortaya çıkan çoğu kez ölümle sonuçlanan ağır
    bir tablo gösterirler.

    YanıtlaSil
  8. KAYNAK
    http://www.aof.anadolu.edu.tr/kitap/EHSM/1214/unite04.pdf

    YanıtlaSil